‘’Kalabalık bir
toplumun içindeydi. Başarısızdı.” Türk edebiyatının kült öykülerinden Beyaz
Mantolu Adam bu tasvirle başlıyor. Aslında bu tasvir; Washington’ın 1980
sonrası globalleşmeye başlayan NBA’deki rolü ve önemi için de kullanılabilir.
Washington Bullets, Bird/Magic öncesi NBA’in karanlık dönemi olarak anılan 1970’lerde
kazandıkları tek şampiyonluk ve oynadıkları 3 finali saymazsak tam bir
istikrarsızlık abidesiydi. Ancak 1970’lerde lige olan ilgi gerçekten çok azdı.
Hatta 1977 yılında dönemin yayıncısı CBS, Portland’ın şampiyonluğundan sonra
kupa seremonisini yayınlamak yerine golf yayınına geçmişti.
1980’lerde genelde
playoff oynayan ama kayda değer bir başarı elde edemeyen Wizards, 1990’larla
beraber Playoff’u da unuttu. Wizards’ın her geçen gün marka değeri artan NBA’de
kendine ciddi bir statü elde etmesi için 2002 yılına kadar beklemesi
gerekiyordu. 2001/2002 Sezonu öncesi Michael Jordan’ı kadrosuna katan Wizards,
bir anda NBA’in en popüler takımlarından biri haline geldi. O sezon oynadıkları
82 maçın 79’ü kapalı gişe oynandı ve NBA’in salonda en çok izlenen takımı
oldular. 2002/2003 sezonunda da durumlar değişmedi. Wizards bu sezonda da NBA’in
salonda en çok izlenen takımı olmayı başardı. Bu iki sezonda playoff
yapamasalar da insanların Jordan etkisiyle NBA’de kendini statü kazanmayı
başardı Wizards.
Jordan’ın
Washington’a getirdiği ilgi kısa zamanda başarıya dönüştü. Washington, NBA’in
en sert çocuklarını; Arenas/Hughes/Caron
Butler(2005 yazında geldi)/Jamison dörtlüsüyle 2005/2008 arası 3 sezon arka
arkaya playoffa kaldı. Lebron’un liderliğini yaptığı Cleveland ile efsanevi
seriler oynadı. Bu süreçte Arenas/Butler/Jamison üçlüsü toplam 7 kez All Star
seçildi. Bu çekirdeğin dağılışı da oyuncuların karakterine uygun bir biçimde gerçekleşti.
Javaris Crittenton, Georgia Eyaleti’nin en
önemli genç yeteneklerinden bir tanesiydi. Atlanta’daki lise basketbolunun
zirve yaptığı yıllarda, Dwight Howard ile birlikte lise takımını eyalet şampiyonu
yapmıştı. Bunun yanı sıra lisede 3.5 GPA ortalamasıyla ne kadar çalışkan ve
derslerine önem veren biri olduğunu da herkese göstermişti. Kolej olarak
Georgia Tech’i tercih eden Javaris; tüm hayallerini de Atlanta’nın kendisini
draft etmesi üzerine kurmuştu. 2007 Draftı’nın 11. Sırasına sahip Atlanta; Acie
Law’u seçince Crittenton’ı da 19. Sıradan Lakers seçmişti. Aslında bu seçim
Crittenton için sonun başlangıcı oldu. Atlanta tarafından seçilmemesi hiç
şüphesiz yaralamıştı Crittenton’ı, sonuçta o bir Atlanta efsanesiydi. Lakers’ta
istediği süreleri bulamayan Crittenton, Gasol takasının bir parçası olarak
Memphis’e gitti ve orada da tutunamadı. En sonunda 2008-2009 sezonu öncesi üçlü
bir takasla Washington’a gönderildi. Washington 3 sezon üst üste playoff yapan,
istikrarı sağlamış bir organizasyondu. Ancak Javaris’in takıma katıldığı ilk
sezon sadece 19 galibiyet alıp, büyük bir başarısızlığı imza attılar. Ancak
takımı bitiren 19 galibiyetli sezon değil, 2009’un son haftalarında Arenas ile
Crittenton uçakta kağıt oynarken tartışmaları oldu. Genelde NBA oyuncuları uzun
ve yorucu uçak seyahatlerinde kağıt oynar. Ortaya ufak paraların konması da
eğlence ve rekabeti arttırır. Ancak Javaris ile Arenas arasında 1000 dolar
civarında bir meblağ yüzünden çıkan tartışma, ilerleyen günlerde Wizards
soyunma odasına kadar taşmıştı. 3 tane silahı bulunan Arenas’a karşı Los
Angeles’ta soyulduğu günden beri silah taşıyan Javaris’in tartışması büyük
sorunlara yol açtı. NBA 2 oyuncuya da soyunma odasında silah bulundurdukları
için büyük cezalar verdi. Bu berbat imajdan bir an önce kurtulmak isteyen Wizards
takımın önemli bölümünü dağıttı. Javaris bugün nerede diye soracak olursanız,
kendisi başka bir suç sebebiyle 2015’te 23 yıllık hapis cezasına çarptırıldı.
Olaylı 2009/2010
sezonunda itibarını kaybeden Wizards, yol göstericisini bulmayı başarmıştı.
Sezonu 29 galibiyetle kapatan Washington, draftta ilk sıradan John Wall’u
seçti. Wall’un ilk sezonunda 30 galibiyetin altında kalan Wizards, 2011 Draftı’nda
6. Sıradan Jan Vesely’i ve 18. Sıradan Chris Singleton’ı seçen Wizards; yeniden
yapılanma süreci boyunca sadece 2011 Draftı’ndan beklediğini bulmadı. Ancak
Wizards’ın başka sorunları vardı. Özellikle Nick Young, Javale Mcgee, Andray
Blatche gibi isimler takımın ciddiyetini ve oyuna olan saygısını bozuyordu.
Zaten memur şehri olduğu için diğer takımlar gibi çok ateşli bir taraftar
kitlesine sahip olmayan Wizards, sahadaki ciddiyetsiz oyun yüzünden takıma
destek olanları da kaybetmek üzereydi. 2011/2012 sezonunda gereken önlemler
alındı. Sezon öncesi Blatche takımdan ayrıldı. 2011/2012 sezonunun ilk ayında
ise takımın başına, gençlerle olan iyi iletişimleriyle tanınan Randy Wittman
getirildi. Bu sezon bitmeden Javale Mcgee de takas edildi. Washington lokavt
yüzünden kısa süren sezonu sadece 20 galibiyetle kapatmasına karşın yol
haritasına çizmişti: JOHN WALL’a takımın
anahtarını teslim ettliler. 2012 Draftı’nda 3. Sıradan seçim yapan Wizards;
Bradley Beal’ı draft ederek takımın temelini tamamladı. Beal’ın çaylak sezonu
da Washington için iyi geçmedi. Sadece 29 galibiyet alan takım, aynı zamanda
Vesely ve Singleton’ın etkisiz performanslarından şikayetçiydi. 2013 Draftı’nın
3. Sırasından Otto Porter’ı seçen Wizards böylece kendi büyük üçlüsünü kurmuş
oldu. Sezonun başlamasına günler kala Phoenix’ten takas ile Marcin Gortat’i
alan Washington, John Wall’a uyum sağlayacak uzunu da bulmuş oldu. Gortat; Washington’a
gelmeden önce Phoenix’te Steve Nash ile beraber ikili oyunlarda ve tempolu
hücumda etkili olabileceğini kanıtlamıştı. Kadrosunda Wall/Beal/Porter/Gortat
gibi gelecekte takımın temeli olacak oyuncuların yanında Andre Miller/Trevor
Ariza/Nene/Al Harrington gibi veteranları bulunduran Wizards, nihayet 6 yıl
sonra playoffa kalabildi. Saha avantajına sahip olmamalarına rağmen ilk turda
Chicago’yu elemeleri büyük ses getirdi. Konferans yarı finalinde Indiana’ya 4-2
elenmişlerdi ancak sorun yoktu. Ağaç meyve vermeye başlamıştı. Bu sezona dair
tek sıkıntı Otto Porter’ın kötü performansıydı.
2014-2015 sezonu
öncesi Wizards hakkındaki beklentiler de yükseldi. Wall’un önderliğindeki
Washington, veteran oyuncu sevdasından vazgeçmemişti. Sezon öncesi Paul Pierce ve
Kris Humpries kadroya dahil edilmişti. Takımda Andre Miller, Drew Gooden, Nene
gibi başka veteran isimler de vardı. Washington gençlerin enerjisiyle,
veteranların tecrübesinin kombinlendiği bir takımdı. Bu sezonu da 50% galibiyet
oranının üstünde bitiren Washington, yine playoffa kaldı. Saha avantajının
Toronto’da olduğu seride, Toronto’yu süpürmeyi başardılar. Aslında bu serinin
çok önemli iki sonucu daha oldu. Birincisi; 2 sezondur istenilen katkıyı
veremeyen Otto Porter, Toronto serisinin ilk maçında Paul Pierce ile 3-4
oynamaya başlayınca katkısı çok arttı. O sezon sadece belirli sürelerde denenen
bu kombinasyon Toronto karşısında bir strateji haline gelmiş ve Washington’ın
Toronto’yu süpürmesini sağlamıştı. Bu seriyle beraber Otto Porter hakkındaki
soru işaretleri de ortadan kalkmış oldu. İkinci önemli sonuç ise Washington’ın
deplasman tarafı olmasına rağmen Wall’un önderliğinde ne kadar tehlikeli bir
ekibe dönüştüğünü herkes gördü. Hatta Wall’un 100% sağlıklı olarak oynadığı
konferans yarı finali ilk maçında Atlanta’yı deplasmanda yenmeyi başardılar.
Daha sonra Wall elinden sakatlandı ve 3 maç kaçırdı. Bu süreçte de Beal
direksiyona geçti. Beal, Wall’ın olmadığı 3 maçtan 1’ini takımına kazandırdı.
Wall 5. maçla beraber seriye dönse de tam sağlığına kavuşamadı ve Atlanta’ya 6
maçta elendiler. Bu playoff döneminin Washington üstünde önemli etkileri oldu.
Otto Porter’ın ve hatta tüm takımın Nene gibi eski nesil bir 4 numara yerine,
dışarıdan şutu olan bir dört numarayla daha iyi performans göstereceği
tescillendi. Bunun yanı sıra Wall/Beal/Porter üçlüsünün sağlıklı kaldığı sürece,
Washington’ın 50+ galibiyet görebilecek bir çekirdeğe sahip olduğu anlaşıldı.
2015-2016 sezonu
öncesi Wizards; Doğu Konferansı finali için Cleveland’ın en önemli rakiplerinden
biri olarak gösteriliyordu. Ancak işler istenildiği gibi gitmedi. Yıllardır
taktik yönden zayıf olmasına rağmen özellikle oyuncularla iletişimi ve
takımdaki problemleri büyümeden çözmesiyle bilinen Randy Wittman tamamen
takımın kontrolünü kaybetti. Beal’ın sakatlıkları yüzünden sadece 35 maç ilk 5
başlayabildiği sezon Wizards için hüsrana dönüştü. Bu başarısız sezon Randy
Wittman’ın da sonu oldu. Playoff potasının dışında kalan Washington’da Wall’un
davranışları da değişti. Özellikle önceki sezonlarda örnek karakteri ve
liderliğiyle sürekli övülen Wall asabi bir tavır sergilemeye başladı. Yaz
döneminde ise Beal ile aralarında gerginlik olduğu, Wall’un NBA’de yeterince
saygı görmediğini düşündüğü vs gibi birçok konu gündeme geldi. Bu sezonun tek
artı yani sezon ortasında kadroya dahil edilen Markieff Morris oldu.